9 Şubat 2010 Salı

lale devri & eski radyo


“lale devrii çocuklarıyııız biz, zamanımııız geçmiiiiş..” diye başlıyoruz şarkıya, mis gibi anason kokusu, mezeler, fasıl heyeti, belki bir boğaz manzarası, belki dışarda bir bahar havası..herşey yolunda..ama ben takılıyorum, düşmemek için de soruyorum;
-neden geç kalmışız? hem de çook geç?-vakit bu vakit değilse, hangi vakit?-ne güzel işte, masal olmuş aşk, biz de masal gibi olsun demedik mi?-hem niye zamanımız geçiyor ki, şarabın kıymetini de zamanla ölçmedik mi?-aşksızlığa bu mahkumiyet neden, esir miyiz biz?-durduk yere dünya niye yansın, onun suçu ne?-hem şimdi biz çok istesek gidip bulamaz mıyız o eski radyoyu hangi tozlu çatı arasına saklanmışsa..
buluruz efendim, buluruz, biraz sebat, biraz inanç, biraz güvenle..
o vakte kadar da eski bir radyo olarak kalmaya devam edeceğim ben, ellerimle bir frekansdan diğerine geçeceğim, o eski radyodan beş çayı saatlerinde türk sanat musikisi dinleyeceğim, ajans saatlerini bekleyip, arkası yarın kuşaklarını hiç kaçırmayacağım..zaman zaman da tozumu alacağım..
02/02/2010 ZY

beyaz büyü..


babamın kucağında sarı çizmelerim ile pantalonum arasından giren soğuğu ve al al olmuş yanaklarımı acıtarak yalayan kar tanelerini hatırlayabiliyorum ilk..
sonrasında da bakıyorum ki hep bir fark katmış sisli, puslu sandığım kışlarıma, hep bir heyecan, hep bir çoşku..
pencerenin hangi tarafında olduğum da hiç farketmemiş, zaten pencerenin arkasında da uzun süre duramamışım ya, hep bir atmışım kendimi beyazlara, hep bir şaşırmışım ben mersin’e giderken neden diğerlerinin tersine gittiğine..
eski usul cep kanyağı iç cepte, kah yurtların önü olmuş, kah Seğmenler, kah eğimi olan herhangi bir düzlük gözlerimi kapayıp kendimi bıraktığım..sokak lambalarına yaslanıp ağzımı bir karış açtığım, kar tanelerini dilimde erittiğim..
her ne zaman kar yağmışsa şehrime, teslim olmuşum ben bu büyüye, kollarımı hiç açmadığım kadar açmışım hep gökyüzüne, izin vermişim kendime, aldırmamışım çoraplarımın kar suyu emmesine, hep BEN olmuşum en çok, AN olmuşum, ANda olmuşum..ben yağmışım üstünüze..
03/02/2010 ZY

kaybolmak güzeldir..


hiç bilmediğim bir şehirde, tanığım ya da hiç tanışmadığım insanların gözlerinde, sarı koltuğumda, bir ağacın gövdesinde, kırmızı ışığını beklediğim yaya geçidinde kaybolmak güzel..
kayboldukça buluyorum yollarımı, kaybolabildikçe aydınlanıyor yollarım..
kayboldukça renkleniyor hayat paletimde ve beyaz tüylü fırçam o zaman biliyor hangi rengimin daha çok yakışacağını o bembeyaz heveslerle bekleyen tuvalime..kaybolamazsam eğer tüm renkler ezbere, ezbere tüm resimlerim..
kayboldukça yenileniyor hayat perdesi, kaybolmasam biliyorum ki o yeşil gözlü, çilli çocuk hiç karşıma çıkmayacak, dolunayın aydınlığını hiç farketmeyeceğim, belki tutup başımı gökyüzüne bile kaldırmayacağım, kışın ortasında soğuğa meydan okumuş o japon gülünün bana hatırlatmaya çalıştıklarını da göremeyeceğim, kuşların sesini hele hiç duyamayacağım..
ve eğer kaybolamazsam nasıl bileceğim tüm yolların aslında hep bana çıktığını..
02/02/2010 ZY

İzleyiciler